Euro'nun Son Çırpınışları



Şimdi de koskoca ECB yatırım tavsiyesi veriyor!

“Bitcoin'in son çırpınışları” mı?! Bu işin sonu pek de iyi görünmüyor.

Çaresiz zamanlar Avrupa Merkez Bankası Twitter hesabından propaganda yapmak gibi çaresiz önlemlere teşvik eder.

Federal FUD gurularından Ulrich Bindseil ve Jürgen Schaaf, ulusal spycoin'leri için yazdıkları bu ilham verici yazı ile birikimlerimizi korudukları için kendileriyle gurur duyuyor olmalılar.

Şimdi hangisi daha kötü, spekülatörlerin Bitcoin satın alarak para kaybetmesi mi yoksa yüz milyonlarca Avrupalı çalışanı etkileyen hayatta kalma mücadelesi içindeki bir euro’nun verdiği zarar mı?

Bu boomerların artık kafalarını değiştirmeleri gerekiyor.

En bayat yaklaşımlarından bazılarına bir göz atalım…

“Bitcoin, legal gerçek dünya işlemleri için hiçbir zaman önemli ölçüde kullanılmadı.”

Gerçek dünya işlemi derken…? Online işlem yapmak geçersiz mi yani?

”Bitcoin bir yatırım aracı olarak da uygun değil. Nakit akışı (gayrimenkul gibi) veya temettü (hisse senetleri gibi) yaratmaz, ticarette verimli bir şekilde kullanılamaz (emtia gibi) veya sosyal fayda sağlamaz (altın gibi). Bitcoin'in piyasa değeri bu nedenle tamamen spekülasyona dayalıdır.”

Bitcoin'in piyasa değeri, mevcut piyasa risk iştahına dayanmaktadır.

O zaman VIX'in üretkenliği nerede peki? Bu, ortalama bir tüketiciye hangi değeri sağlıyor?

Spekülasyon artık geçerliliği yerleşmiş bir araçtır.

Yine de, bu guru yazarlar nakit akışı ve ticari verimlilik arayışında ise, ilgilerini çekebilecek bazı merkeziyetsiz finansal yönetişim tokenları önerebiliriz…

“Bitcoin'i teşvik etmek bankalar için itibar riski taşır”

Aktif olarak onu yok etmeye çalışmak da öyle.

Bitcoin bir kamu malı. Asla ortadan kalkmayacak, her zaman anti-otoriter para birimi için bir gereksinim olacak. Ancak yazarlar bu açık gerçeği kavrayamamışlar ve şöyle devam etmişler:

“Bitcoin ne bir ödeme sistemi ne de bir yatırım aracı olarak uygun görülmediğinden, yasal açıdan da öyleymiş gibi muamele görmemeli ve bu nedenle meşrulaştırılmamalıdır.”

Bitcoin meşrulaştırma aramaz veya gerektirmez. Devlete başkaldırmanın bir aracıdır.

“Bu ECB Blog gönderisi, Handelsblatt'ta bir görüş yazısı olarak yayınlandı. Her blog yazısında ifade edilen görüşler yazar(lar)a aittir ve Avrupa Merkez Bankası ve Eurosystem'in görüşlerini yansıtması gerekmez.”

Yine de ECB, rekt.news'in blog yazılarını hiç yayımlamıyor…

Merakımızı celbetti.

Bu dezenformasyonun daha derinine inmek için, konu hakkında söyleyecek bir şeyleri olabileceğini düşündüğümüz bir arkadaşımızla konuşmaya karar verdik.

Aşağıdaki noktaların tümüyle ille de aynı fikirde olmamız gerekmez, ancak ECB “provokatif” görüşler yayımlayacaksa,o zaman neden biz de kendi görüşlerimizden birkaçını paylaşmayalım?...

Euro'nun son çırpınışları.

Aşırı emisyonlar:

ECB, modern para politikasını benimsemiştir: yani para biriminizin fiyatını etkilemeden istediğiniz kadar para basabilirsiniz. GFC'den (Küresel Finans Krizi) sonra geniş çapta benimsenen ve COVID ile katlanarak güçlenen bu teorinin arkasındaki fikir, iki farklı dünyanın olduğudur: finansal piyasalar dünyası ve gerçek dünya (staking ve bonding'in olduğu rebase token modelinde olduğu gibi).

Bu iki dünya tek yönlü ince bir zarla ayrılmıştır: finansal piyasalarda işler ters giderse, reel ekonomide de ters gider, ancak finansal piyasalarda işler biraz fazla iyi giderse, bu enflasyon içindeki gerçek dünyaya bulaşmıyor.

Bu teori ile 14 Aralık 2020 ile 21 Aralık 2021 arasında toplam Euro arzı %51 artarken, GSYİH %10 ve TÜFE %11 büyüdü.

Bu, finansal piyasalarda cepte bulunan %30’luk bir enflasyon olduğu anlamına gelir (Covid resesyonunun ortasında hisse senedi endeksleri için rekor yüksek seviyeler) ve bu, gerçek dünya ekonomisini sular altında bırakmak için yalnızca küçük bir kıvılcımı bekler.

Tıpkı rebase tokenlarda olduğu gibi, staking kontratının APY'ı belirli bir seviyenin altına düştüğünde fonlar dışarı akmaya başlar ve token fiyatı düşer. Bu mantık, ECB'nin para basmaya devam etmesine yol açarak negatif veya negatife yakın oranlara neden oldu ve şimdi oran artışlarına ilişkin korkular ortaya çıktığı için, 2022'de tüketici fiyatlarında >%10'luk artış ve EUR/USD'nin %20 değer kaybetmesiyle bankalara hücum başladı.

AB para birimine olan güveni yok etmek, domine olanın ayrıcalığını da yok eder:

Bahsi geçen modern para politikası, hâkim olanın ayrıcalığı sayesinde de işe yaradı. Bu etkiyi tanımlarsak; ticaret açığınızın finansal fazlalığınız tarafından finanse edildiği hâkim para birimlerine (çoğunlukla ABD Doları ve daha az ölçüde Euro) fayda sağlayan bir etkidir.

Basitçe söylemek gerekirse: ürünlerini satın aldığınız karşı taraflar, onları satın almanız için gereken parayı size ödünç verir ve birdenbire hiç yoktan basılabilecek para biriminizi zaten garanti olarak görür. Para biriminizin tıpkı altın gibi sağlam ve iyi bir değer deposu olduğuna inandıkları için bunu yapmaya isteklidirler. ABD bu şekilde büyük ticaret açıklarını ve borcunu sorunsuz bir şekilde sürdürebiliyor ve Avrupa için de aynı şey geçerli.

Ancak Ukrayna savaşının ardından Rusya'ya uygulanan sözde yaptırımlar ve Rus varlıklarını “dondurma” kararı dolayısıyla da Rusya'nın elindeki borcu ödememesi sonucu (benzeri görülmemiş bir hareket, bu 2. Dünya Savaşı sırasında Alman varlıklarında bile yapılmadı) , ABD ve AB kendi para birimlerine olan güveni yerle bir etmiş oldu.

BRIC ülkeleri, ABD doları ve Euro cinsinden hazine risklerini azaltmaya ve Euro ile yapılan ödemeleri reddetmeye başladılar. Fed bu riski, daha güçlü bir dolara yol açan faiz oranlarında devasa artışlarla dengeleyerek etkisiz hale getirdi, ancak ECB, ülkeler ve şirketlerin tamamen serbest paraya bağımlı olması nedeniyle %0 oranlarında takılıp kaldı.

Euro'nun düşmeye başlaması, enerji fiyatlarının yükselmesi ve geçmiş enflasyonun saldırısı ile Almanya'nın ticaret fazlası ticaret açığına dönüştü ve tüm Euro bölgesini büyük bir ticaret açığına doğru itti. Rusya'dan (ve muhtemelen diğer ülkelerden) gelen mallar, emtialar veya enerji karşılığında artık Euro kabul edilmediğinden, herhangi bir ticaret açığı Euro'nun altın, USD, Ruble vb.leri karşılığında dumplanmasına yol açacaktır. Bu durum, ödemeler dengesinin tekrar nötr olduğu bir seviyeye ayarlanması gereken Euro üzerinde uzun vadeli bir baskı yaratıyor.

27 ulusal bütçe için tek bir para politikası:

Herhangi bir rebase tokenine gelince, Euro bölgesinde kazanan strateji, emisyonların ortalama parasal enflasyondan daha yüksek olduğu yer olmaktır. Emisyonlar temel olarak ülkelerin bütçe açıklarıyla doğrudan örtüşen bir eşleştirme olduğundan, ülkeler için ödemeler dengesini maksimize etmenin en iyi yolu açıklarını maksimize etmektir. Bu şekilde, ülkelerde yaklaşık %0 faiz oranıyla daha fazla para basılabilmekte ve battaniyeyi kendi tarafınıza çekmeyi başardığınız için Euro'nun toplam enflasyonu dengelenip, etkisiz etmen olmaktadır.

%15 bütçe açığınız varsa, ancak Euro parasal enflasyonu yılda %10 ise, ülkenizin likiditesini etkili bir şekilde %5 artırıyorsunuz demektir. Bu durum ülkeler arasında bir tutsak ikilemi yaratmaktadır ki bu da, Maastricht'in Avro Bölgesi'nde yıllık maksimum %3'lük bir bütçe açığı şartı koymasıyla önlendi, aksi takdirde ülke yaptırımlara ve cezalara maruz kalacaktı.

Covid ile bu %3'lük üst sınır ortadan kalktı ve şimdi ülkeler, bazen oldukça gülünç önlemlerle (örneğin, bu oyunda oldukça ileri gidip şimdi IMF tarafından incelemeye alınan Fransa gibi) mümkün olan en yüksek açığa sahip olmak için mücadele ediyor.

Açıkçası bu sistem sürdürülemez bir sistem. Ağaçlar asla gökyüzüne ulaşmaz. Euro tasarım gereği başarısız olacak.

Farklılaşan para politikası ihtiyaçları:

Son olarak, Euro'yu er ya da geç öldürecek olan şey, AB'nin "kaybedenleri" (İtalya gibi AB'ye girişlerinden bu yana nispeten daha fakirleşen ülkeler) ile "kazanan" arasındaki (yani diğer AB ülkeleriyle, 100 milyar doların üzerinde ticaret fazlası olan Almanya arasındaki) kökten farklı para politikalarına yönelik olan çaresiz ihtiyacın kendisidir.

AB'ye ilk katılan ülkeler, son birkaç on yılda borçlarının fırladığına tanık oldu ve devalüe eden bir para biriminden faydalanacaklardı (çünkü bu, borçlarının ağırlığını azaltacaktı), öte yandan, ağırlıklı olarak Euro tahvillerine dayalı derin rezervlere sahip olan Almanya ise, tasarruflarının güneşte kar gibi eridiğini gördü.

Yine de ECB'nin parçalanmaya karşı önlemleriyle birlikte hâlâ daha izlediği yol budur.

Bu durum, Alman yetkililerin bu tahakküm sistemini tasarlarken öngöremedikleri bir gerileme dönemi olabilir ve artık kontrol edemedikleri bu ortak para politikasından çıkmak istemelerinin de büyük bir nedeni gibi görünüyor.

Pek çok uzman, kuzey ve güney ülkeleri için iki farklı Euro'ya sahip olmak gibi çözümlerden halihazırda bahsediyor, ancak bir sistem tasarım gereği başarısız olduğunda, onu kurtarmaya yönelik herhangi bir girişim, sadece acıyı olabildiğince uzatan palyatif bir bakımdır…

Bu rekt.news Blog gönderisi bir görüş yazısıdır. İfade edilen görüşler mutlaka yazara/yazarlara ait olmak durumunda değildir ve rekt.news'in veya herhangi bir yerdeki herhangi birinin görüşlerini asla yansıtmaz.

YTD

DYOR


bu makaleyi paylaş

REKT, anonim yazarlar için halka açık bir platform olarak hizmet eder, REKT'te bulunan görüşler veya içerik için hiçbir sorumluluk kabul etmiyoruz.

bağış yap (ETH / ERC20): 0x3C5c2F4bCeC51a36494682f91Dbc6cA7c63B514C

sorumluluk reddi:

REKT, Web Sitemizde veya hizmetlerimizle bağlantılı olarak web sitemizin ANON yazarı veya REKT tarafından gönderilen, yayınlanan veya neden olunan hiçbir içerikten hiçbir şekilde sorumlu veya yükümlü değildir. Anon yazarın davranışları ve gönderileri için kurallar sağlamamıza rağmen, onun web sitemizde veya hizmetlerimizde yayınladığı, ilettiği veya paylaştığı şeylerden sorumlu değiliz veya web sitemizde ve hizmetlerimizde karşılaşabileceğiniz herhangi bir saldırgan, uygunsuz, müstehcen, yasa dışı veya başka şekilde sakıncalı olan içerikten sorumlu değiliz. REKT, Web Sitemizin veya Hizmetlerimizin herhangi bir kullanıcısının çevrimiçi veya çevrimdışı davranışlarından sorumlu değildir.